26 Haziran 2013 Çarşamba

Farklı bir zamanda farklı bir yerde ... (2)

   Hayatımda gördüğüm en büyük otellerdendi ya da burası he neyse yer altındaki geçitler milyonlarca kapı ... Her yer elektrik mavisiydi ve tuhaf bir kokusu vardı deri ayakkabılar gibi kokuyordu . Bana biraz tımarhaneleri hatırlattı , biraz da okulu çünkü mükemmel bir yapı değildi , yerler eski karolarla kaplıydı . Odalarımıza kendimiz yerleşmiştik bize sadece tarif etmişlerdi bulmak zor değildi fakat şüphelenmeliydik . Düz , dar , soğuk bir holde 3 kişi yürüyorduk . Yine maviye boyanmış tırabzanlardan destek alarak yukarıya çıktık . Tek kişilik minik odalardı .. Yerleştikten sonra arkadaşların odasına gidip sohbet ettiğimizi hatırlıyorum çok yorgunduk ama akşama kadar neler yapacağımızı falan konuştuk , yüzecektik tüm yılın stresini atacaktık , birlikte içecektik benim tabirimle ailelerin izin vereceği '' minik içeceklerdi '' .
   Yatağa yatınca hemen uyumuşum . Sabah kalkınca değişik birşeylerin olduğunu farkettim . Odadan çıkmak için hazırlandım rahat bir kot ve her zamanki erkek reyonundan kaptığım en büyük beden tişörtlerden .
   Kahvaltı için buluşacağımız yere inmemiz gerekiyordu arkadaşımı da alıp oraya yürümeye başladık birlikte geldiğimiz herkes hemen hemen ordaydı neler olduğunu sordum bizimle gelen bir öğretmene '' Sorun yok biz halledeceğiz '' dedi ! Fakat neyi ?  ... Hemen oradan ayrıldı .. Birkaç arkadaşımızın bizle olmadığını farkettik . O sırada bizim okuldan bi çocuk gelip aşağıdalar diye bağırdı '' lütfen yardım edin '' diye koşarak gelip elimizi tuttu ve çekiştiriyordu . Aşağıya indik ne olduğunu anlamalıydık . Gerçekte nerdeyiz ? Bizi neler bekliyor ?
   Koşarak merdivenlerden aşağıya indik girerken de buralardan geçmiştik ama ilk defa aşağıya inen bir merdiven olduğunu gördüm belki de dikkat etmemiştik ... Bizi gören arkadaşlarımız gidin dedi değişmemişlerdi diğerleri gibi değillerdi . O an farkettik hayatlarını feda edecek olanlar onlardı bizler için ...
  Hepimiz bir odaya toplandık 6, 7 kişiydik birilerinin açıklama yapmasını bekliyorduk ama yoktu kimse bir şey bilmiyordu , hepimiz korkuyorduk öğretmenler yoktu . Onlara ne oldu bilemiyoruz ...  Biraz daha bekledikten sonra kapı çalındı ve benim diye bir ses , hemen tanıdık içeriye girdi aşağıda bize gelmeyin diye işaret eden arkadaşımızdı . Ona güvenmeliydik bunu yapmalıydık çünkü başka seçeneğimiz yoktu ... Bize gördüklerinden bahsetti . Otel diye gittiğimiz yer aslında kamp yeri gibi bir yermiş eskiden beri buralarda yaşayan garip bir soy varmış ve ölmemek , yaşlanmamak tek amaçlarıymış bunun için insan yiyor , insan kanı içiyorlarmış . Saçmalığın herkes farkındaydı biz bir filmin içindeydik sanki . Subay olan bir adam varmış başlarında her gece birini öldürürlermiş kan aşağıda toplanırmış , bize orada küçük bi kan havuzu olduğunu söyledi bu berbattı . Arkadaşımız şanslıymış onu kurban etmemeye karar vermişler , o da onlar gibi dışarda bize kötü davranmaya başlayacak . Gece koridorlarda dolaşırmış subay ya da onların oğulları .. Kısır olmayan kadınları kızları toplayıp soylarını devam ettirmek için burayı bir otel gibi gösteriyorlarmış . Polislerin neden böyle toplu kayıpların peşine düşmediğiyse çok açık kimse yer altını bilmiyor ve Subayın çocukları torunları torunlarının torunları bu kasabadaki her yerde . Hemen hemen !
   Artık korku hissettiğimiz tek duyguydu ve kaçmalıydık . O günlerde korunmak için hepimiz otelin altına yerleşmiştik siyahtı her yer iskelet halinde bir yapıydı duvarlar yoktu gelen giden her kesi rahatça görebiliyorduk kolonların arkasında olduğumuz için bizleri onlar göremiyordu . Biz 3 kişiydik , 3 kız , 3 verimli ... Diğerleri de bizim gibi gruplar halindeydi . Plan basitti bir çıkış bulunmuştu merdivenlerle dışarıya , bahçeye çıkabilirdik . O gün o koridorda subay vardı . Kendilerini feda eden arkadaşlarımız bizi yönlendireceklerdi . Koridoru döndüğünde subay biz koşarak bahçeye çıktık tekrar gelecek ve kaçtığımızı görecek diye o kadar hızlı koşmuştuk ki bahçeden çıkınca bir anda durduk ve nerede olduğumuza bakmaya başladık .
   Dışarıdaydık ve arkamızda çok kişi bıraktık bir kısmı bizim gibi kaçtı ve hiç geri dönmeyecekler . Vicdan , insanın yapmadıkları , korkular her şey o kadar karışıktı ki ...
   Şehrin merkezine doğru gitmeye karar verdik , kalabalığı izleyecektik . 3 kişiyle daha tanıştık , onlar da kaçmışlardı . Biri , onu hiç unutamam .. Beyaz gömlekli sarıya yakın saçları olan çok yakışıklı bir gençti . Hepbirlikte yürüyorduk . O sırada biri tanımadığımız biri '' Halimeyi bulun '' dedi . Kim olduğunu merak ettik belki de bize yardım edebilecek biriydi . Vicdanımız diğerlerine yardım etmemiz gerektiğini haykırıyordu belki o kadın bizi kurtaracaktı .
   Çarşı gibi bir yere girdik , kaldığımız yerdekine çok benzer kapılar vardı , tahta gıcırdayan ve ürkütücü ve ben kesinlikle o kapılardan birinin en azından birinin arkasında ordakilerden hiç farkı olmayan canlıların var olduğuna eminim .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder